
“Doğal olan iyidir, sentetik olan kötüdür” algısı tüm insanlar genelinde yaygındır. Doğallık hangi noktada bozulur. Bunun kriteri nedir? Örneğin pekmez doğal mıdır? Doğada pekmez ağaçları olmadığına göre rafine bir gıdadır. Hastalık, ölüm doğal değil midir? Buna kim razı olabilir?
Sinüzit olan 5 kişiden 2 sinin öldüğü, zatürre olanların büyük oranda öldüğü, doğum sırasında anne ve bebek ölümlerinin tam oranı bilinmese de şimdikinden çok yüksek olduğu dönemlerde yaşamak istemezdim. Şimdi insanların tu kaka ettiği antibiyotikler o dönemlerde insanların gözünde bir mucizeden farksızdı ve erişilmesi de zordu.
İşin bir başka yönü kişinin maddi olanakları arttıkça aynı oranda sağlığına da yatırım yapıyor veya zamanın ruhu (başka bir blok yazısı konusu)bunu iktiza ediyor. Bunun farkında olan tüccarlar doğallıkta seviye atlatmanın son derece zekice yollarını buluyorlar. En zekice bulduğum ürün “bebek irmiği”. Buna rağbet gösterilince artık tutana aşk olsun; bebek zeytin yağı, bebek suyu, bebek keçiboynuzu pekmezi… alıyor başını gidiyor. Doğal yaşıyorum, ilaçlara son, ilaçsız yaşıyorum gibi şuan adlarını kafadan uydurduğum instagram hesapları bunun yöntemini yol haritasını takipçilerine çiziyor.
Genellikle geçmişte yaşadığımız sıkıntıları unutup güzel hatıralarımızı canlı tutmak beynimizin hayatta kalmak için bize oynadığı bir oyun muhtemelen. Bundan 100 yıl önce sanayi toplumu inşa edilmeden önce insanların doğal yaşadığı ve sağlıklı ve uzun ömürlü olduğu algısı bun neticesidir. Hastalık ve ölüm doğal hayatın doğal akışıdır. Aşı olmayıp hasta olmak veya ölmek, ilaç kullanmayıp ağrıyı çekmek doğal yaşamak uğruna katlanılan ideolojik bir yaklaşımdır bana göre.

